tarihinde yayınlandı

Akciğer Kanseri ve Tedavisi

akcigerİnsan vücudunda iki çeşit ciğer bulunmaktadır. Bunlardan birincisi karaciğer diğeri ise bugün inceleyecek olduğumuz akciğerdir. Akciğerler vücudumuzda tek parça halinde değildir. Göğüsümüzün bir sağ ve bir sol kısmı olmak üzere iki farklı noktasında yer almaktadır. Akciğerin üzerini ise akciğer zarı (plevra) denen tabaka örtmektedir.  Plevra süngersi, esnek ve kabaca koni biçimindedir.

Akciğerler göğüs boşluğunun iki yanında bulunursa sünger gibi daralıp genişleyen elastik bir dokudan yapılıdır. Kirli kanın temiz kana çevrilmesi akciğerde olur. Alınan havadaki oksijen kana geçer, kanda biriken karbondioksit gazı da verilen solukla dışarı atılır. Nefes alma sırasında göğüs kafesi genişler ve hava içeri emilir, nefes verme sırasında göğüs daralır ve hava dışarı verilir. Akciğerleri karından diyafram denen kastan yapılmış bet online casinos kalır. Ağız ve burun yoluyla alınan hava akciğerlere kadar hava borusu ile iletilir. Hava borusu akciğere ağaç dalı gibi dallara ayrılır ve akciğerin her tarafına dağılır. Bu ince hava borularına bronş adı verilir. Akciğer hastalıklarının başlıca belirtileri: Ateş, öksürük, balgam ve göğüs ağrılarıdır.

Erkeklerde mide kanserinden sonra en sık görülen kanser şeklidir. Akciğer kanseri son derece tehlikeli bir hastalıktır. Genellikle 1-2yıl içinde ölümle sonlanır. Korunmak için kirli havadan kaçınmak ve sigara içmemek gerekir. Ayrıca sık sık göğüs filmi aldırmalıdır. Başlangıç halinde iken yakalanırsa tedavisi ya da hiç olmazsa hayatın uzatılması mümkün olur.

tarihinde yayınlandı

Şizofreni Nedir?

Özellikle bu günlerce çoğumuzun dilinde dolanan bu ciddi hastalık hakkında ne kadar doğru bilgiye sahipsiniz?

Şizofreni kişide gerçeği değerlendirme yetkisinin bozulduğu bir hastalıktır.

Yani kişi gerçekle hayal dünyasını birbirinden ayırt edemez. Hasta mesleki, insan ilişkileri ve sosyal ortamları ile sorunlar yaşamaya başlar. Kısacası tüm sosyal aktivitelerini etkiler.

Hasta oluşan düşünce bozuklukları çerçevesinde bir yaşam kurar ve orada yaşamaya başlar. Hemen hemen çevresinde bulunan herkesten şüphe duymaya, çevresindeki insanların onu öldürmek istediğine yada en yakınlarının ona ihanet ettiğini düşünür. Ve hayal dünyasında onları yaşar. Bunların yanı sıra birtakım olağan dışı sesler duymaya, olmayan varlıkları görmeye ve hayatına onları dahil etmeye başlar. Diğer tiplemede ise kendine bakmama, dağılma, yaşamdan ve hiçbir eylemden tat alamama gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Şizofreni hastalığı daha sıklıkla 20 ila 30 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. 40 yaşının üzerindeki durumlarda da görülebilme ihtimali olsa da bu diğerine nazaran daha azdır. Genellikle stresin yoğun olduğu dönemlerde hastalık kendini göstermeye başlar. Askerlik ya da aşk acısından dolayı yaşanan stresli zaman içerisinde rastlanabilir. Bu hastalık sürekli bir tedavi gerektirir. Tedavi ile belirtiler azalır fakat ilaçları bırakma durumunda tekrar ortaya çıkar. Bu yüzden ihmal edilmemeli ve aksatılmamalıdır. Aksi halde hastalığın ciddiyeti artar.

İlaç ile tedaviye cevap verildiği görülürse, hasta topluma kazandırılmak için bir takım sosyal ortamlara kazandırılabilir. Böylece hem meşgul olacağı hem de hayatını sürdürebileceği imkanlara kavuşmuş olur.

Şizofren olan insanların evlenmeleri ve çocuk sahibi olmaları doktorunun düşüncelerine bağlıdır. Eğer sorumluluk alabilecek ve evlilik hayatını sürdürecek işlevselliğe sahipse, kendi ayakları üzerinde durabiliyorsa o zaman doktorunda tavsiyesi ile evlenebilir.

Evlilikte çocuk sahibi olabilir fakat şizofreninin %10 civarında genetik olarak devamı sağlanan nesle geçmesi mümkündür. Anne babadan birinde şizofreni var ise doğan çocukta şizofreni olma olasılığı %10 dur.

tarihinde yayınlandı

Stresten kurtulmanın yolları

Birçok hastalığın bir numaralı nedeni strestir. Her ne kadar enteresanda olsa, kalp krizlerinden, sindirim sistemi rahatsızlıklarına kadar etki edebilir. Peki stresle nasıl başa çıkabilirsiniz?

 

 Öncelikle stresin nedenlerine bir göz atalım.
-Maddi imkansızlık
-Ayrılıkları, bitişleri kabullenememek
-Aile içi uyuşmazlıklar
-Bir konu hakkında başarısız olma düşüncesi
-Empati kuramamak
-Bazı şeylerden vazgeçememek
-Hayata negatif bakmak
-İhanete uğramak

Ve daha bunlara benzer birçok örnek verebiliriz…

Peki stresten neden kurtulamıyoruz? 

1-      Sorunun ne olduğunu bilmiyoruz.
2-      Ağlamak içimizi açar, rahatlatır zannediyoruz.
3-      Bir şeye sahip olunca kıymetini bilemiyoruz.
4-      Ben kimim sorusuna vereceğimiz bir cevabımız yok.
5-      Gerçekten stresten, baş ağrısından kurtulmak istemiyoruz.

Stresten Kurtulmanın Yolları

1-      Sizi nelerin mutsuz ettiğini bulmakla başlayabilirsiniz.
2-      Sizin stres yapmanıza sebep olan bütün nedenleri bir kağıda yazın.
3-      Daha sonra bazılarının yanına ‘’bunun üstesinden gelebilirim’’ ifadesiyle + koyun.
4-      + Koymadığınız maddelere bir göz atın, size engel olan ne?
5-      O engelleri bulun, yüzleşin ve üstesinden gelin.
6-      Zamanınızı iyi değerlendirin.
7-      Unutmayın, hiçbir şey sağlığınızdan önemli değildir.

Bu makaleyi yazmamdaki amaç, ülkemizdeki birçok insanın stres nedenli binlerce hastalığa yakalanmasıdır. Kendinizi sağlıklı, sapasağlam zannedebilirsiniz. Hiçbir ağrım yok diyebilirsiniz. Ama siz fark etmeden ufakta olsa bazı problemleri, sıkıntıları içinize atarsınız. Ve bu bir yerde toplanır toplanır ve sonunda büyük bir baş ağrısıyla yüzünü gösterir. Öncelikle basit bir baş ağrısı sanırsınız. Aslında öyle değildir. Daha yeni yeni yüzünü gösteren bir kanser hücresi dahi olabilir. Tamam ben bir doktor olmayabilirim. Bu konu üzerinde hazırlamış olduğum bir tezim de olmayabilir. Ama ben 2 senedir hastanelerde bilgi sahibi oldum. Ve birincil akrabalık bağım olan birisiyle, annemle olanlara şahit oldum. Her şeyden önemlisi, iyileşiceğinize inanmak. Birçok hastalığın en doğal ilacı budur aslında. Löseminin bile.