Bu gerçeğin bütün yönleriyle keşfedilmesi hiç de kolay olmadı. Uzun bir serüven ve pek çok bilim insanının gayretleri ile ortaya kondu. 1772 yılında Joseph Priestley adlı bilim insanı yeşil bitkilerin kirli havayı temizlediğini yaptığı deneyler sonucu fark etti. 1779 yılında Yan Ingenhaus, bunun ışık sayesinde gerçekleştiğini ispatladı. Böylece yeşil bitkiler ile güneş arasında bir ilişki olduğu anlaşıldı. 1782’de Senabier adlı bilim insanı, yeşil bitkilerin havayı temizlerken havadaki karbondioksiti kullandığını ortaya koydu. Sasür isimli bilim insanı ise 1804’te yeşil bitkilerin oksijen üretirken topraktan aldığı suyu kullandığını ispatladı. Bu araştırma ve buluşlar bin dokuz yüzlü yıllarda da sürdü.
Sonunda anlaşıldı ki ağaçlardaki o güzelim yapraklar, sadece bir süs değilmiş. Bunun yanında pek önemli görevleri de varmış. Yaprakların yeşil olması, içinde barındırdıkları klorofil olarak adlandırılan oksijen fabrikalarından kaynaklanıyormuş.
TEMİZ HAVA=BOL OKSİJENLİ HAVA
Biliyorsunuz, temiz hava, bol oksijenli hava demek. Bilim insanlar, yıllar süren sabırlı çalışmaları sonucunda şu gerçeği keşfettiler: Diğer canlılar gibi bitkilerde beslenmeden, temiz hava almadan yaşamını devam ettiremezler. Bütün canlılar için gerekli temiz hava besin, bitkilerin yapraklarında üretiliyor.
—————————