Allah Resülü, yemeğe “Ey Allah’ım! Bu nimeti şükrü yapılmış ve cennet nimetinin verilmesine vesile yapacağın bir nimet kıl.” duası ile başlardı. Sağ ayağını diker, sol ayağının üzerine otururdu. “Ben sadece bir kulum! Kulun yediği gibi yer, kulun oturduğu gibi otururum.” derdi. Sağ eliyle, önünden ve üç parmağı ile yemek yerdi. Çoğu zaman dördüncü parmağını da yardımcı yapardı. “İki parmakla yemek, şeytanın yiyişidir.” buyururdu. Hoşuna gideni yer hoşuna gitmeyeni yemezdi. Hiçbir yemeği kötülemezdi.
Suyu üç yudumda tada tada içerdi. Her nefesin başında Besmele çekerdi, sonunda da “Elhamdülillah” derdi. Yemekten önce ve sonra ellerini güzelce yıkardı. “Yemeğin bereketi hem yemekten önce, hem de yemekten sonra elleri yıkamaktadır.” buyururdu. Yemekten önce ve sonra bir miktar tuz tadardı. “Yemeğe tuz ile başlayıp tuz ile bitirenin vücudundan Allah Teala yetmiş hastalığı alır.” derdi.
Ayakta ve yürürken yiyip içmezlerdi. Yemek kabına üflemeyi yasaklardı. Ağızlarından bir şey çıkaracakları zaman sol tarafa döner ve bunu sol elleriyle çıkarırdı. Toplu yemek yemenin bereketi artıracağını ifade eden Allah Resülü, “Sofra konduğu zaman, hiç kimse, sofra kaldırılıncaya kadar kalkmasın. Ve karnı doysa bile, sofrada bulunanları mahcup etmemek için herkes doyuncaya kadar elini sofradan çekmesin. Doyduğunu hissettiren bir davranışta bulunmasın. Zira erken kalkmakla, kişi arkadaşım mahcup etmiş olur; o da, yemekten elini çekmek mecburiyetinde kalır. Ola ki, onun karnı henüz doymamıştır.” buyurarak sofra adabına dikkat çekerdi.