İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır. Sıhhat ve boş vakit.” diyor Allah Resülü, bin 400 sene evvel bugünleri tarif edercesine. Teknolojinin her geçen gün geliştiği 21. yüzyılda keşfedilen her ürün, hayatımızı kolaylaştırsa da kendimiz için ne yeterince vakit ayırabiliyor ne de huzurlu ve sağlıklı bir ömür geçirebiliyoruz.
Zira gelişen teknolojiyle birlikte insanlar evine kapanıyor ve kendisini doğal Sağlık kaynaklarından mahrum bırakıyor. Bunların başında da Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin “Allah’ın sekiz İsm-i Azam’ına ayinelik eder.” dediği Güneş geliyor. Rahman’ın Safi ismi de güneşte tecelli eden isimlerden birisi. Öyle ki güneş ışığı insan vücudu için hayati bir önem taşıyan D vitamini için olmazsa olmazlardan. Vücudumuzda doğal olarak bulunan ve 7-dehidrokolesterol isimli maddeyi güneş ışığı önce vitamin D3 olarak bilinen ‘kolekalsiferol’e dönüştürüyor.
Daha sonra vitamin D3, karaciğer ve böbrekler tarafından aktif D vitamini haline getiriliyor. Masa başı ya da tam gün mesaili çalışma sistemleri sebebiyle güneş ışığından faydalanabileceğimiz saatlerde dışarıya çıkamıyoruz. Hal böyle olunca birçok hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. Hele bir de inancı gereği örtülü olan kadınlar, bahsettiğimiz şartlarda çalışıyorsa vitamini Eksikliğinde daha büyük bir risk grubunu oluşturuyor. Oysa uzmanların D vitamini ihtiyacı için önerdiği güneş görme süresi ve güneşin temas edeceği cilt yüzeyi tesettürlü hanımları zorlamayacak derecede makul. İnsan metabolizması için gerekli D vitamininin sentezlemesi için vücudun yüzde 6’sırıın yani el, yüz ve kolların minimal kızarıklık oluşacak şekilde doğrudan güneş görmesi gerekiyor. Üstelik haftada 4-6 defa ve en az 15 dakika, bunun için yeterli.
Yani öğlen aralarında çayımızı güneşli bir yerde içerken, yanında bedava D vitaminini de almış olacağız. Ev hanımları, yaşlılar ve çocuklar da her gün yarım saat dışarıya çıkarak güneşten faydalanabilir. İzmir Şifa Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Saklamaz, D vitamininin dünya nüfusunun yarısında bulunması gereken düzeyin altında olduğuna dikkatlerimizi çekiyor. Saklamaz, gelişen teknolojiyle insanların kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirmesinin bu eksikliği artırdığı kanaatinde. Ona göre en büyük risk gurubunu iyi beslenemeyen ve güneş ışığından yeterince faydalanamayan yaşlılar oluşturuyor.
Bunları sırasıyla evde kapalı kalan kadınlar, çocuklar ile bütün vücudunu ve yüzünü kapatacak şekilde örtünenler takip ediyor. Tam da bu noktada eşinde uzun süre yorgunluk, kas ve Kemik Ağrıları ve halsizlik gibi şikayetler gözleyen Göz Doktoru Yaşar Sakarya’nın sözlerine kulak kabartmakta fayda var. Sakarya, eşiyle romotolojiden ortopedi ve fizik tedaviye kadar birçok alandaki doktorla görüşmesine karşın doğru teşhise bir türlü ulaşamamış, Şikayetlerin gerçek sebebi ise yaptırdıkları 25 OH Vitamin D3 testi ile ortaya çıkmış.Yani başörtülü olan ve doktor olduğu için kapalı bir rnekanda mesaisini geçiren eşinde, yeterince güneş ışığı alamadığından D Vitamini Eksikliği ortaya çıkmış. Sakarya, “Tesettürlü olan hastalarına eşimdeki şikayetlerden herhangi birinin olup olmadığım soruyorum.
Genelde birçoğunda benzer şikayetler var. Hemen onları D Vitamini Eksikliği testi yaptırmaya yönlendiriyorum. Maalesef birçoğunda da bu vitamin eksik çıkıyor.”uyarısında bulunmayı da ihmal etmiyor. İnsanda D vitamini düzeyi, mevsimsel, ırksal ve cilt rengi gibi özelliklere göre değişiyor. Endokrinoloji uzmanı Saklamaz, güneş ışığı dışında balık yağı, somon balığı, karides, yumurta sarısı, karaciğer, peynir, süt ve süt ürünleriyle de bu ihtiyacın giderilebileceği müjdesini veriyor. Zira bu besinlerden alınan D3 ve vitamin ekleri ile alınan D2’nin karaciğer ve böbrekte aktivasyonu sonrası aktif D vitamini oluşuyor. Saklamaz, tesettürlü bayanların daha çok D Vitamini Eksikliği çekmesi konusunda ise “Bunun olması için tesettürlü bayanların D vitamini içeren besinleri de az tüketiyor olması lazım. Eğer güneş ışığından yeterince faydalanılamıyorsa, en azından günlük 400 ünite D vitamini almak faydalı olacaktır.” tavsiyesinde bulunuyor.