Araba ve Tarihçesi, Eski Arabalar ile ilgili bilgi içeren makale…
Araba (Bu buluşun bilimsel açıklaması; “Tekerlekli bir taşıyıcı”dır.) yük veya yolcu taşımak için tasarlanan ve kesinlikle tekerlekleri olan, bir motora sahip veya motorsuz bir şekilde karada hareket eden araçlardır. Eğer tekerlek yoksa ona araba diyemeyiz tekerleği olmayan bir taşıyıcı kızak, gemi, uçak ve benzeri bir araç olabilir.
Arabaların motorsuz olanları yani Eski Arabalar insan veya hayvan gücüyle yürütülür. Mesela el arabaları ve basit tekerlekli işçi arabaları insan gücüyle yürütülürken, öküz arabası ve kağnı dediğimiz araçlar öküz veya manda yardımıyla, fayton veya benzerleri at ile otomobil, kamyon ve bunun gibi araçlar motor yardımı ile hareket eder.
Araba Kelimesinin Kökeni
Araba kelimesi tarihte ilk defa Codex Cumanicus‘da (Kodeks Kumanikus, Karadeniz’in kuzeyinde bulunan Kıpçak Türklerinin (Kumanlar) İtalyan ve Alman dil bilimcileri tarafından 14. yüzyılın ortalarında iki bölüm olarak hazırlanmış bir eserdir.) geçmektedir. Sakaca (Eski bir dil) dilinde rraha (at arabası) anlamında ve Zentçe (Eski bir dil) dilinde raθa aynı anlamda kullanılmıştır.
Eski Arabaların Tarihi
Arabanın icadı çok eski yıllarda (M.Ö. 3000) tekerleğin ve kızağın icadından sonra yapıldığı düşünülmekte ama araştırmalar sonucunda tam olarak kanıtlanmış değldir. Bu araştırmalar ile ilk çağlarda yaşayan kavimlerin (Sümer, Mısır, Yunan, Asur vb.) arkası açık olarak iki tekerlek üzerinde savaşmak için yaptıkları arabaları kullandıkları adak heykelciklerinde görülmektedir.
Hititlilerin M.Ö. 200 li yıllarda 2 tekerlekli ve parmaklıklarla süslenmiş arabaları savaş için icat ettikleri bilinmektedir. Roma, Yunan ve Frig halkının dağ, veya sarp bayırlarda yaptıkları arabalır devrilmeden ilerleyebilmesi için arabanın iki tekerleğinin sığa bileceği birbirine parelel oyuklar yaparak yol yaptıkları bilinmektedir.
Eski Arabalar‘ın 9. yüzyılın başlarında üstü kapalı modelleri geliştirilmiş. Arabaların biraz daha konfor sağlaması için sarsıntının azaltılması amacı ile yay ve makas kullanımı 1400’lü yıllarda başlamıştır. Yaklaşık aynı zaman dilimleri içerisinde Uzakdoğunun bazı bölgelerinde Çekçek, Almanya’nın bazı yerlerinde Koçu ve Anadolu’da Kağnı arabaları kullanılmıştır.
1500’lü yıllarda İngilterede Fayton, 17. yüzyılın başlarında Fransa’da Berline’lerin yapımına başlanmış. 20. yüzyıllar ile beraber otomobillerin geliştirilmesi ve demiryolu taşımacılığının başlaması ile Eski Arabalar önemini kaybetmeye başlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Tanzimat Fermanı‘na kadar sadece Padişahlar ve Şeyhülislamlar arabaya binebiliyorlardı. Tanzimat Fermanı ile bu ayrıcalık kaldırılmış ve 2.Meşrutiyet ile beraber kadın-erkek birlikte arabaya binmeye başlamışlardı. Öküz ile yürütülen Koçu arabaları İstanbul’da kullanılan İlk Araba ünvanını taşımaktadır. Bu dönemden sonra Binek olarak Fayton, Landon ve Berline arabaları İstanbul’un gözde binek araçları arasında yer almayı başarmışlardır.
Türkiye tarihinde 1950’li yıllarına kadar İstanbul’da faytona biniliyorken, 1964 yıllarına kadar Ankara sokaklarında fayton ile dolaşılıyordu. Günümüzde İstanbul Adalar’da, İzmir ve kıyı Şehirlerimizde turistik amaçlar ile fayton taşımacılığı yapılmaktadır.
Eski Araba Resimleri
www.zerkaya.com