işte Karşınızda uluslararası moda dergileri tarafından belirlenen 2013 Saç Kesim Modelleri.
Ay: Haziran 2012
Pasta Tarifleri (Çikolatalı Pasta Tarifi)
Çikolatalı Rulo Pasta
Gerekli Malzemeler:
-1 Paket Tereyağı
-2 Adet yumurta
-1 lite süt
-1 paket pudra şekeri
-Gereken miktarda un
-125 gr bitter çikolata
-7 Kaşık Vişne Reçeli
-1 adet kabartma tozu
-1 adet margarin
-70 gr ufalanmış ceviz
Pastanın Hazırlanışı:
İlk önce 1 adet margarin yağını eritip sonra ılıması için biraz bekletin. Kullanacağımız yumurtaları kırıp sarılarını beyazlarından ayırın. Margarin, Pudra şekeri, Yumurtanın sarısını, un ve sütü kabartma tuzu ile beraber karıştırın ve iyice çırpın. Yumurtanın beyazını özellikle iyice beyazlayana kadar çırpın. Daha sonra bu güzel karışımı yağlanmış kalıba dökün. Şimdi önceden sıtılmaya bıraktığımız fırınımıza 30 dakika boyunca 180 derecede pişirelim, bu süreden sonra kekimizi çıkartıp soğutalım ve küçük parçalara ayıralım.
Vişne reçelini kek parçacıklarıyla karıştırıp 25 cm eninde ve 25 cm boyunda aliminyum folyolara sıkı bir şekilde sarıp, 1 saat bekletilmek üzere buzdolabına koyalım. Hazırda bekleyen çikolatayı küçük parçacıklara ayırdıktan sonra tencereye alın ve Buhar ısısından yararlanmak için içi kaynar su dolu başka bir tencerenin üzerine yerleştirin ve karıştırarak eritin. Tatlıyı folyodan çıkarıp ızgaranın üzerine yerleştirin ve sosunuzun yarısından biraz daha fazlasını üzerine ekleyin ve daha sonra katılaşması için tekrar 15 dakika buzdolabında bekletin. Artan sosumuzu tatlının üzerine ekledikten sonra 10 dakikalığına tekrar dolaba alın. Ceviz parçalarıyla süsleyip servis yapın…
Afiyet olsun Çikolatalı Tatlı….
ASLAN ve KÖLE (Fabl Örnekleri)
ASLAN ve KÖLE (Fabl Örnekleri)
Çok eski zamanlarda zengin bir adamın bir kölesi varmış. Bu köle bir gün dayanamamış ormana kaçmış. Ormanın içinde kendine kalacak bir kulube ararken bir ses duymuş, bu sesin zor durumda kaldığı için inleyen bir aslandan geldiğini fark etmiş. İlk önce korktuğu için kaçmaya çalışmış. Ama aslanın hiç kıpırdamadan yardım isteyen gözlerle ona baktığını görünce kaçmaktan vageçmiş. Aslan ağaçtan düşerken yaraladığı, kanayan pençesini uzatmış ona.
Köle aslanın uzattığı pençesine dikkatlice bakınca, pençesinde büyük bir dikenin saplandığını fark etmiş. Aslanın bu durumuna fazla dayanamayan köle hemen daranmış ve dikeni pençesinden çıkarmış sonra elbisesinden kestiği bir parça bezle yarayı sarmış.
Acısı azalan aslan ayağa kalmış ve kölenin yanına giderek ellerini yalamaya başlamış. Daha sonra köleyi almış kendi yaşadığı mağaraya götürmüş. Yakaldığı avları kendisi yiyip birazınıda köle için alıp mağaraya götürüyormuş.
Aslan ile kölenin arkadaşlıkları fazla sürmemiş. Ormanda dolaşan avcılar ikisinide yakalamışlar. İkisini ayrı kafese koyup uzun süre aç bırakmışlar.
Kralın orda bulunduğu bir gün kafes açılmış. Herkes aslanın köleyi parçalayp yiyeceğini bekliyormuş. Önce avazı çıkana kadar kükreyen aslan büyük bir iştahla yemek için yanına yaklaştığı köleyi son anda tanımış. Kölenin önünde oturup bir kedi gibi kölenin ellerini yalamaya başlamış.
Herkez bu durum karşısında çok şaşırmışlar. Kral köleyi yanına çağırarak tüm hikayeyi ondan dinlemiş. Anlatılan hikayeden çok duygulanan kral köleyi affetmiş ve aslanında tekrar ormana salınması için emir vermiş…
Diğer Fabl Örnekleri…
Biliverin Raptiyesi
İnsanlık tarihindeki ilk şehit Hz. Adem’in oğlu Habil’dir.
İslamı seçtiği için şehit edilen İlk şehit Kadın Sahabe Hz.Sümeyye’dir.
I.Murat (Hüdavendigar) savaş meydanında şehit olmuş. Kosova zaferinde yaralı bir sırp askeri tarafından şehit edilmiştir. Bir padişah olmasına rağmen savaş meydanlarında korkmadan savaşmış.
Zayıflamaya Çalışırken Saçlarınızdan Olmayın
Diyet yapanlar her gün alınması gereken vitamin ve minerallerde ciddi bir düşüş olması yüzünden saçlarında ciddi sorunlar yaşayabiliyor. Bu sorunların başında da saç dökülmesi geliyor.
Ecz. Dr. Özden Kasımoğulları, diyetlerin beslenme düzenini sarstığını, oysa sağlıklı beslenmenin saçlar için çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Vitaminlerin veya vücut için gerekli minerallerin uzun süreli eksikliği: saç köklerini dolayısıyla da saçları olumsuz etkiliyor.
Önlem için öncelikle B grubu vitaminlerin bulunduğu tahıl ve süt ürünleri, ayrıca çinko içeren deniz ürünleri, koyu yapraklı sebzeler ve baklagilleri düzenli tüketmek gerekiyor.
Vücuttaki proteinin azalması durumunda saçların döküldüğünü belirten Özden Kasımoğlu, saç bakımında da bitkisel seçeneklerin tercih edilmesini tavsiye ediyor.
Kurdeşen Belirtileri Nelerdir
Kurdeşen Belirtileri
Kurdeşen belirtileri çeşitli şekillerdedir. Normalde kırmızı renkli ve 0.5 ile 1 santimetre arasında değişen kubbe şeklinde birikim oluşturmuş ödemli plaklar şeklinde oluşmaktadır. Daha çok düğüm düğüm yada bakla bakla şeklinde de tarif edilir. Kurdeşen kaşıntılı bir hastalıktır, çok nadiren kaşıntı olmayabilir. Özellikle göz kapaklarında ve dudaklarda şişmeyle beraber kaşıntıdan ziyade yanma ile hissedilir. Kurdeşende ayrıca kabarıklıklar dışında bazen sivilce şeklinde küçük küçük kırmızı kabarıklıklarda olabilir bunlar vucudu tamamen sarabilir tepeden tırnağa gibi değişik formlarda görülmesi mümkündür.
Kurdeşen bulaşıcı olmayan bir hastalık olduğu ortaya çıkmıştır. Döküntülerin yaygın olması kişiden kişiye bulaşacağı gibi bir endişe yaratsa da bir etkisi yoktur. Dokunma ile bulaşma olmaz. Kurdeşen toplumda sık rastlanılan bir hastalıklardan bir tanesidir. Bir oran söyleyecek olursak %20 yani her 100 hastadan 20’si hayatında bir defa ürtiker atağı yani kurdeşen döküntüsü geçirebilir.
Kurdeşenin Tanısı için Hangi Testler Yapılmalı
Kurdeşen tanısı için bir çok test gerekli olabiliyor. Bunların başında Kan Testi geliyor çünkü Kurdeşen hastalığına sebep olan nedenlerden biride başka bir hastalığınız olabilir, bu durum alerjik hastalıklarlada seyredebileceği için mutlaka Emilglobin E dediğimiz alerji değerimizi ölçüyoruz. Ayrıca safrakesesi, troid, hepatit b gibi hastalıklarla birlikte olduğu için bunlara yönelik testlerde yapılmaktadır. Kansızlık, Demir Eksikliği anemisi ve romotoid artrid gibi durumlar Kurdeşene çok sık sebep olduğu için bu konuda tahliller yapılmaktadır.
Kurdeşen döküntüleri başladığı an, mutlaka doktorunuza en kısa zamanda başvurun. Çünkü Kurdeşen genellikle alerji potansiyeli çok yüksek bir etkenle ortaya çıktığı için bazen bütün yüzünüzü ani bir şekilde kaplayıp, boğazınızda ödem oluşmasına yol açabilir. Bu durum bazen çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir bu sebeple döküntüler başladığında doktora gidilmelidir.
Kurdeşen Tedavi Yöntemi
Kurdeşen Akut yada Kronik bakımından çeşitli tedavi yöntemleri uygulanarak müdahale edilir. Akut urtiker olduğunda mutlaka ilk hastahaneye başvurup Acil yardım alınmalıdır. Akut Kurdeşen Genellikle kısa süreli olduğu için tedavide kısa süreli olmaktadır. Ama uzun kronik olarak bilinen urtiker bir oluşuma dönüşüm varsa tedavi çok daha uzun süreli olarak yapılabilir. Kurdeşen hastalığında ilk olarak bu hastalığı tetikleyen bir hastalık olup olmadığı araştırılıp bu doğrultuda yapılacak tedavi planlanmaktadır. Kurdeşen hastalığında yapılan araştırmalrda herhangi bir tetikleyici sebep bulunamazsa ki bu duruma rastlanılmakta, o zaman İdyopatik Urtiker olarak adlandırılan daha fazla tedaviye ihtiyaç duyulan sembtomların baskılanması yöntemi gibi bir tedavi süreci başlatılabilir.
Gülümsemek Değerimizi Artırır
Duygularımızın çevremizdeki insanlara sirayet ettiği bir gerçek. Fakat bu duygu etkileşimi sadece yakınlarımızla olmuyor. Sokağa çıktığınızda tanımadığınız insanlara daha güler yüzlü olmayı denediğinizde bunu fark edebilirsiniz.
Çünkü bilim adamları, tanımadığımız kişilere gülümsemenin insanlar arasındaki bağı güçlendirdiğini, onları görmezden gelmenin ise anında olumsuz etkilere yol açtığı yaptıkları deneyle kanıtladı. Society for the Study of Motivation dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, gülümseyerek selam verilen kişiler, kimsenin suratına bakmadığı kişilere kıyasla kendilerini insanlara daha bağlı ve yakın hissediyor.
Aksi halde insanlar psikolojik bir acı çekiyor hatta bu acı fiziksel boyuta da genişleyebiliyor. Hatta bazı araştırmalar, yalnızlığın daha zayıf bir bağışıklık sistemine veya atardamarların sertleşmesine sebep olduğunu gösteriyor.
Kadınlarda Ağrı Daha Şiddetli Oluyor
Kadınlar bazı ağrıları erkeklerden daha şiddetli hissediyor. Stanford Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma, aynı rahatsızlıktan muzdarip olsalar bile, kadınların canının erkeklerden daha fazla yandığını ortaya koyuyor.
11bin hastanın ağrı seviyelerinin ölçüldüğü araştırmada, kadınların bildirdikleri ağrı, erkeklere kıyasla daha şiddetli çıktı.
Kadınlar sırt ağrısı için 6,3, erkekler 5,3 puan verirken eklem ya da romatizma ağrılarında kadınlar 6,00, erkekler 4,93 puan verdi.
Genel olarak kadınlar basınç ya da elektrik uyanlarından daha fazla etkileniyor. Isı kaynaklı ağrılara karşı ise daha dayanıklılar.
Bu farkın nedenine dair hiçbir ipucu bulunmasa da erkeklerin daha ‘sabırlı’ olmaya teşvik edilmesi gerektiği belirtiliyor. Araştırmaya göre yeni tıbbi çalışmaların, kadınların erkeklerden daha fazla kronik ağrı çekip çekmediğini göz önüne alarak cinsiyet ayrımı yapması gerekiyor.
D Vitamini Eksikliği
İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır. Sıhhat ve boş vakit.” diyor Allah Resülü, bin 400 sene evvel bugünleri tarif edercesine. Teknolojinin her geçen gün geliştiği 21. yüzyılda keşfedilen her ürün, hayatımızı kolaylaştırsa da kendimiz için ne yeterince vakit ayırabiliyor ne de huzurlu ve sağlıklı bir ömür geçirebiliyoruz.
Zira gelişen teknolojiyle birlikte insanlar evine kapanıyor ve kendisini doğal Sağlık kaynaklarından mahrum bırakıyor. Bunların başında da Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin “Allah’ın sekiz İsm-i Azam’ına ayinelik eder.” dediği Güneş geliyor. Rahman’ın Safi ismi de güneşte tecelli eden isimlerden birisi. Öyle ki güneş ışığı insan vücudu için hayati bir önem taşıyan D vitamini için olmazsa olmazlardan. Vücudumuzda doğal olarak bulunan ve 7-dehidrokolesterol isimli maddeyi güneş ışığı önce vitamin D3 olarak bilinen ‘kolekalsiferol’e dönüştürüyor.
Daha sonra vitamin D3, karaciğer ve böbrekler tarafından aktif D vitamini haline getiriliyor. Masa başı ya da tam gün mesaili çalışma sistemleri sebebiyle güneş ışığından faydalanabileceğimiz saatlerde dışarıya çıkamıyoruz. Hal böyle olunca birçok hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. Hele bir de inancı gereği örtülü olan kadınlar, bahsettiğimiz şartlarda çalışıyorsa vitamini Eksikliğinde daha büyük bir risk grubunu oluşturuyor. Oysa uzmanların D vitamini ihtiyacı için önerdiği güneş görme süresi ve güneşin temas edeceği cilt yüzeyi tesettürlü hanımları zorlamayacak derecede makul. İnsan metabolizması için gerekli D vitamininin sentezlemesi için vücudun yüzde 6’sırıın yani el, yüz ve kolların minimal kızarıklık oluşacak şekilde doğrudan güneş görmesi gerekiyor. Üstelik haftada 4-6 defa ve en az 15 dakika, bunun için yeterli.
Yani öğlen aralarında çayımızı güneşli bir yerde içerken, yanında bedava D vitaminini de almış olacağız. Ev hanımları, yaşlılar ve çocuklar da her gün yarım saat dışarıya çıkarak güneşten faydalanabilir. İzmir Şifa Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Saklamaz, D vitamininin dünya nüfusunun yarısında bulunması gereken düzeyin altında olduğuna dikkatlerimizi çekiyor. Saklamaz, gelişen teknolojiyle insanların kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirmesinin bu eksikliği artırdığı kanaatinde. Ona göre en büyük risk gurubunu iyi beslenemeyen ve güneş ışığından yeterince faydalanamayan yaşlılar oluşturuyor.
Bunları sırasıyla evde kapalı kalan kadınlar, çocuklar ile bütün vücudunu ve yüzünü kapatacak şekilde örtünenler takip ediyor. Tam da bu noktada eşinde uzun süre yorgunluk, kas ve Kemik Ağrıları ve halsizlik gibi şikayetler gözleyen Göz Doktoru Yaşar Sakarya’nın sözlerine kulak kabartmakta fayda var. Sakarya, eşiyle romotolojiden ortopedi ve fizik tedaviye kadar birçok alandaki doktorla görüşmesine karşın doğru teşhise bir türlü ulaşamamış, Şikayetlerin gerçek sebebi ise yaptırdıkları 25 OH Vitamin D3 testi ile ortaya çıkmış.Yani başörtülü olan ve doktor olduğu için kapalı bir rnekanda mesaisini geçiren eşinde, yeterince güneş ışığı alamadığından D Vitamini Eksikliği ortaya çıkmış. Sakarya, “Tesettürlü olan hastalarına eşimdeki şikayetlerden herhangi birinin olup olmadığım soruyorum.
Genelde birçoğunda benzer şikayetler var. Hemen onları D Vitamini Eksikliği testi yaptırmaya yönlendiriyorum. Maalesef birçoğunda da bu vitamin eksik çıkıyor.”uyarısında bulunmayı da ihmal etmiyor. İnsanda D vitamini düzeyi, mevsimsel, ırksal ve cilt rengi gibi özelliklere göre değişiyor. Endokrinoloji uzmanı Saklamaz, güneş ışığı dışında balık yağı, somon balığı, karides, yumurta sarısı, karaciğer, peynir, süt ve süt ürünleriyle de bu ihtiyacın giderilebileceği müjdesini veriyor. Zira bu besinlerden alınan D3 ve vitamin ekleri ile alınan D2’nin karaciğer ve böbrekte aktivasyonu sonrası aktif D vitamini oluşuyor. Saklamaz, tesettürlü bayanların daha çok D Vitamini Eksikliği çekmesi konusunda ise “Bunun olması için tesettürlü bayanların D vitamini içeren besinleri de az tüketiyor olması lazım. Eğer güneş ışığından yeterince faydalanılamıyorsa, en azından günlük 400 ünite D vitamini almak faydalı olacaktır.” tavsiyesinde bulunuyor.
D Vitamini Eksikliğinin Belirtileri
Genç-yaşlı pek çoğumuz, yorgunluk, stres, kas ve kemik ağrılarından şikayetçiyiz. Aslında tüm bu sağlık sorunlarının basit bir çözümü var: Yoğun iş mesaisine yarım saat güneş molası vermek.
Yetişkinlerde: Kemik ve kas ağrıları, nefes alırken göğüs kafesinde ağrı, sık sık grip olma, çabuk yorulma, saçlarda dökülme ve beyazlama. kolay kilo alma, kilo verememe, kan şekerinde yükselme, doymama hissi, depresyon hali, doğumdan sonra eski sağlığına kavuşamama, kaburga, omurganın alt kısım, leğen kemiği ve bacaklarda ağrı, kas zayıflığı ve kramp, kemiklerin kolay kırılması.
Çocuklarda: çarpık bacaklar, kemik veya eklem yerlerinde şekil bozuklukları, diş gelişiminde gerilik, kaslarda zayıflık,halsizlik, yorgunluk.
D Vitamini Eksikliği kendisini kemiklerdeki gelişim bozukluğu, kaslarda zayıflık, halsizlik ve yorgunluk şeklinde gösteriyor. İzmir Şifa Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ali Saklamaz,’ın verdiği bilgiye göre D Vitamini Eksikliği osteoporozdan raşitizme, osteomalaziden kansere, kemik ve diş gelişimi bozukluklarından MS gibi bağışıklık sistemi hastalıklarına kadar birçok Sağlık sorununa yol açıyor.
Bunları engellemek için özellikle 20’li yaşlara kadar çocukların dengeli beslenmesi, güneşten yararlanması, spor yapmaları için ailelerin imkanlarını zorlaması gerekiyor. Zaman zaman D Vitamini ile kalsiyumun testi yaptırılarak kontrol edilmesi, eksikse besin veya tıbbi yöntemlerle desteklenmesi şart.
Yeterli D Vitamini alım miktarı yetişkinler için günlük 400 ünite iken 70 yaş üzeri için bu miktar 800 üniteyle birlikte bin 200 miligram kalsiyumdan oluşuyor. Sağlıklı bir ömür için güneşe her gün 15 dakika vakit ayırmak, gençliğimizde vücudumuza kuvvet, yaşlılığımızda dizimize derman olabilir. Zira zinde bir vücut için D Vitamini olmazsa olmazlardan.