tarihinde yayınlandı

Çocuklarda Ayak Bakımı Nasıl Yapılmalıdır

Ayak BakımıAyak bakımı vücudumuzun her noktasına yapılan rutin bakımlar gibi sürekli olarak yapılması gereken bir işlemdir.Özellikle ayak bakımına özen göstermeyen kişilerde mantar ve ayak kokusu gibi sorunlar baş gösterebilir.

Ayak Bakımında Dikkat Edilecek Noktalar ;

  • Bırakın çocuğunuz elden geldiğince yalınayak dolaşsın. Doğal olarak, odanın soğuk olmamasına, çocuğunuzun ayağını yaralayabilecek delici, batıcı şeyler bulunmamasına dikkat etmeniz gerekir.
  • Çocuğunuzun ayakkabılarının, ayaklarını çok sıkmamasına dikkat edin. Çok küçük bebeklerdeyse, tek parçalı, ayakları da içine alan çocuk tulumları bile, çok sıkı olurlarsa, bebeğin ayaklarını sıkıp, zarar verebilirler.
  • Bir çocuğun ayakkabısını, başka çocuğa giydirmeyin; çünkü ayakkabılar, kısa bir süre sonra giyenin ayağının biçimini alırlar,iki çocuğun ayakları da, birbirinin aynı değildir.
  • Ayak sağlığını korumaya alışmasını sağlamak, böylece ayak enfeksiyonlarını önlemek için. çocuğunuzun ayaklarını günde en az bir kez yıkamaya ve iyice kurulamaya önem gösterin.
  • Çocuğunuza teri, naylon gibi sentetik liflerden çok daha iyi emen pamuklu ya da yünlü çoraplar alın; Terin emilmesine; ayakların enfeksiyondan korunmasına yardımcı olur.
  • Çocuğunuza, elden geldiğince, ayağının havalanabilmesine olanak veren, ayak terine engel olan deri ayakkabılar giydirin.
  • Çocuğunuz büyüdükçe, ayağında biçim bozukluklarına yol açabilecek son moda, ama alışılmamış biçimlerde (çok dar ve sivri uçlu gibi) ayakkabılar giydirme hevesine kapılmayın.

Yukarıda belirttiğimiz noktalara dikkat ettiğiniz takdirde daha sağlıklı ayaklara sahip olabilirsiniz.Aksi durumda ayağınızla ilgili sağlık problemi yaşamanız olası bir durum olacaktır.

tarihinde yayınlandı

Aids Nedir – Aids’den Korunma Yolları Nelerdir

AidsGünümüzün korkulu düşü AİDS. yeni bir hastalık olması, bu yüzden de halk arasında bu konudaki bilgilerin azlığı nedeniyle, pek çok kişinin kafasını kar­makarışık etmiştir.

AİDS ya da tam adıyla “edinilmiş bağı­şıklık sendromu” (İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome), insa­nın enfeksiyonlarla savaşan bağışıklık sistemine saldırarak işlevlerini bozan HIV virüsüyle (insan bağışıklık yeter­sizliği virüsü) bulaşır. Bu konuda ya­pılan araştırmalar, HİV virüsünün üç ana yolla bulaştığı konusunda güçlü kanıtlar sağlamıştır.HİV bulaşmış bir kişiyle korunma önlemi alınmadan ku­rulan cinsel ilişki; HİV bulaşmış bir ki­şiden alınan kanın, başka bir kişiye aktarılması ya da virüs bulaşmış bir iğne kullanılması; özellikle anne ve babaları ilgilendiren, hamilelik, doğum ya da meme emzirme sırasında, HIV virüsü bulaşmış anneden bebeğe geçiş.

AİDS’den Korunma Yolları : 

AİDS‘li olmanız, ülkemiz gözönünde tutulduğunda son derece küçük bir olasılık olduğuna göre, bebeğinizi ya da çocuğunuzu “çağımızın vebası” diye de adlandırılan bu korkunç hastalıktan korumak için alacağınız önlemler, özellikle ikinci bulaşma yoluyla ilgilidir. Kan aktarımında ya da kan ürünlerinin yapımında kullanılan bütün kanlar günümüzde gelişmiş ülkelerde Elisa tarama testiyle ve VVestern leke testiyle antikorlar bakımından taranmakta ve bu testlerden birinde pozitif sonuç veren kan ya da kan ürünleri, kesin olarak kullanılmamaktadır. Gene de, bebeğinize ya da çocuğunuza kan verilmesi gerekirse, verilecek kana yukarda sözü edilen testlerin uygulanıp uygulanmadığı konusunda hastane personeliyle konuşun. Ayrıca, hangi nedenle olursa olsun, bebeğinize ya da
çocuğunuza, iğne yapılması gerektiğinde, mutlaka hiç kullanılmamış, temiz, mikroptan arındırılmış, bir kez kullanılıp atılan iğne ve şırınga kullanılmasını sağlayın.

tarihinde yayınlandı

Bebek Ağlaması – Bebek Ağlaması Tedavisi

bebek ağlamasıAğlama, ya bazen kaygı gibi bir duygu durumunun neden olduğu doğal ve çoğunlukla istemsiz (refleks) bir tepki olarak ya da bir ağrıya yanıt olarak ortaya çıkar. Bu gibi durumlarda ağla­manın amacı gerginliği azaltmaktır. Sözcüklerin kullanılamadığı başka du­rumlardaysa, ağrıyı, kederi ya da bir gereksinmeyi dile getirmenin bir yolu­dur. Yaşamın ilk haftalarında, bebeğin çevresindekilere iletişim kurabileceği tek yol, ağlamadır.

Gözyaşı, gözyaşı bezleri tarafından sürekli üretilen sulu, tuzlu bir sıvıdan oluşur. Gözyaşı bezleri, gözlerin üst dış köşelerinde yeralırlar. Gözyaşının akışı, gözü temiz ve mikroplardan anmış durumda tutar. Aynı zamanda, gözyuvarlarının kayganlığını sağlar; göz kırpma sırasında, göz kapaklarının gözyuvarlarının üstünde düzgün bir bi­çimde hareket etmelerine olanak verir.

Göz kapaklarının kırpılması sırasında, gözyaşı sıvısı, gözlerin iç köşelerinde­ki küçük deliklerin içine girer. Buradan, gözyaşı kanalları yoluyla aşağıdaki burnun ve gırtlağın arka yanına akar.

Bebeğiniz ağladığı zaman ya da bir gözü, içine kaçan tozdan, kum tane­sinden, vb. rahatsız olunca, gözyaşı akışı artar.

Ağlama Belirtileri :

Bebeğiniz ağlarken, gözyaşlarının ak­masının yanı sıra yanakları da kızarıp, ainı buruşabilir. Ağzının köşeleri ço­ğunlukla aşağı doğru kıvrılır ve soluk alıp verme düzeninde belirgin bir de­ğişme olur. Genel solunum hızı çok hız­lanır ve derin bir soluk almayı, hıçkır­ma ve çığlık halinde ağlama izleyebilir.

Bebeklerde ağlamanın en yaygın nede­ni acıkma, midesinde gaz birikmesi, genel huzursuzluk, herhangi bir ağrı özellikle diş çıkarma sırasında, can sıkıntısı ve kendisini yalnız hisset­mesidir. Aşırı uyarılma ve yorgunluk kadar, ürkütücü bir ses de ağlamayı başlatabilir. Bebeği sert hareketlerle yatağından almak, giydirmek ve soy­mak, gözyaşlarının kolayca akmasına yol açarsa da, ıslak ya da kirli alt bez­leri,  çok uzun süre değiştirilmeden bırakılmadıkça çok fazla sıkıntıya yol açmaz ve genellikle bebeğin ağlama­sına neden olmaz. Bebeğin ağlamasına yol açan bir başka neden de, hastalık başlangıcıdır.

Ağlama Tedavisi :

Ağlamanın nedenini bulmaya çalışın ve önce bu nedeni ortadan kaldırın. Son­ra, bebeğin ağlamasının durması için. çeşitli yatıştırma tekniklerine başvu­run. Bazı bebekler bir battaniye içine iyice sarmalanmaktan, sallanmaktan ya da oda içinde kucakta dolaştırılmak­tan çok hoşlanırlar. Bazıları hafif mü­zik sesiyle ya da ninni, şarkı söylenince rahatlarlar. Daha büyük çocuklar göz­yaşlarını kısa sürede denetim altına alabilirler; buna karşılık çok küçük bir bebek, yatıştırıldıktan çok sonra da, hıçkırmayı sürdürebilir. Bebeğiniz çok ağlıyorsa, altında hiçbir ciddi neden bulunmadığından emin olmak için, doktoruna muayene ettirin.

tarihinde yayınlandı

Mona Lisa

Mona Lisa (La Gioconda yada La Joconde isimleriyle de anılır) İtalya, Floransa da bulunan Rönesans esnasında Leonardo da Vinci tarafından kavak bir pano üzerine yapılmış 16. yüzyıl yağlıboya çalışmasıdır. Bu resim şimdilerde bile Fransa  tarafından korunmakta ve Paris’te bulunan Louvre Müzesi’nde Francesco del Giocondo’nun karısı, Lisa Gherardini Portresi başlığında sergi olarak gösterilmektedir. Resimde oturan bir bayan çalışması yağlıboya olarak yapılmış, bayanın yüzünün kime ait olduğu hala bilinmemektedir.Yüzündeki belirsizlik, atmosferdeki ilginç görünüş, resim ile alakalı çalışmaları sürdürmektedir.
mona lisamona lisamona lisamona lisamona lisamona lisa
mona lisa

Mona lisa hakkında daha fazla bil için işte size adres… Buyrun…

tarihinde yayınlandı 1 Yorum

Çocuklarda Ağız Kokusu – Ağız Kokusunun Tedavisi

Ağız Kokusu

Ağız kokusuna (soluk kokusu da de­nir), çocuklar arasında çok ender rastlanır. Bulunması, genellikle çocuğun dişetierinde ya da dişlerinde bir sorun bulunduğunun ya da mide bozukluğu,boğaz enfeksiyonu gibi küçük bir sağlık sorununun belirtisidir.

Ağız Kokusunun Nedenleri : 

Ağız kokusunun birçok nedeni olabilir. En çok rastlanan neden, dişetleri hastalığı ya da diş çürümesidir. Bu durumlarda ağızdaki bakteriler soluğun kötü kokmasına yol açarlar.

Sindirim Sistemi Kaynaklı Ağız Kokusu : 

Sindirim siteminin işlevleri de ağız kokusuna neden olabilir. Sistemin düzgün çalışması sırasında bile, soğan, sarmısak ve çeşitli baharatların sindirilmesi sırasında ağız kokabilir.Mide nezlesi gibi enfeksiyonları bulunan çocukların genellikle ağızları kokar. Herhangi bir hastalık geçirdikten birkaç saat sonra da bir çocuğun veya bir yetişkinin ağzı çok kötü kokabilir. Ayrıca, bademcik iltihabı da soluğun kötü kokmasına neden olabilir.

Solunum Sistemi Kaynaklı Ağız Kokusu :

Solunum sistemi hastalıkları da  ağız kokusuna yol açabilirler. Çocukta burun nezlesi ya da sinüzit (sinüslerin iltihaplanması) geçici olarak ağız kokusuna neden olabilir. Daha ciddi ve daha ender görülen bronş ya da akciğer hastalıkları, özellikle de irinlenme durumu oluşmuşsa, soluğun kötü kokmasına yol açacaktır.

Çocukta denetim altına alınmamış şeker hastalığı ya da böbrek yetmezliği bulunması gibi ender durumlarda da, belirtilerden biri, ağzın kendine özgü bir biçimde kokmasıdır.

Ağız Kokusunun Tedavisi :

Başka belirtiler yoksa, çocuğunuzu diş doktoruna götürerek dişlerinde ya da dişetierinde yolunda gitmeyen bir şeyler olup olmadığına baktırmanız yerinde olur. Diş sağlığı önemsenmezse, çürüyen dişlerin tedavi edilmesi, hatta çekilmesi gerekebilir.

Diş doktoru büyük olasılıkla, dişler ile dişetleri arasındaki ceplerde oluşmuş ve dişetlerindeki iltihabı başlatmış sert plakları kazıyacaktır. Diş sağlığına gerçekten dikkat edilmezse, dişetlerini yarmak ve sonra dikmek gerekebilir. Bu nedenle, böylesine “sert” bir tedaviden korumak için, çocuğunuzun dişlerinin ve dişetlerinin bakımını düzenli olarak yapmasını sağlamanız gerekir.
Diş doktoru, çocuğunuza dişlerinin ve dişetlerinin bakımını nasıl yapması gerektiğini gösterecektir. Dişlerini temizlerken çocuğunuzun bu öğütlere uymasını sağlayın; sonra da, ideal olarak üç-altı ayda bir, düzenli olarak kontrola götürün.

tarihinde yayınlandı

Bebeklerde Beslenme Rejimi

bebek beslenme rejimiBebeğinizi kendiniz emziremiyor, bibe­ronla besliyorsanız, besin maddeleri çok fazla zengin olacağından, beslen­mesinde daha büyük çocuklar için hazırlanmış bir mama kullanmamaya dikkat etmeniz gerekir. Aynı biçimde, biberondaki miktarı da. öğütlenenden daha fazla hazırlamayın. Özellikle sıcak havalarda bebekler, acıktıklarından de­ğil, daha çok su istediklerinden huzursuzlandıklarından, ek bir biberon öğünü yerine, biraz kaynatılmış su vermeniz daha doğru olabilir. Biraz daha büyükçe bebeğinize, peksimet vermeyin.Gereksiz miktarda şeker içerir. Bisküvi ve kek de vermeyin. Ge­rekli şekeri, mamasından zaten alı­yordun

Az daha büyüyünce çocuğunuzun, yemek zamanlarında besleyici yemek­ler yiyecek yerde, yemek aralarında şekerli abur cuburla midesini dol­durma alışkanlığı edinmemesine dikkat edin. Yemek aralarında bir şeyler ye­mesini kısıtlayın. Çubuklu şekerler, dondurma, tatlılar, çikolata, bisküvi ve kekleri, oldukça uzun aralarla ve çok az miktarlarda verin. Ayrıca, çocuğu­nuzu gözönünde tutarak, bütün ailenin yemek yeme alışkanlıklarını gözden geçirmeniz ve kendi yemek yeme reji­minizde birkaç değişiklik yapmanız gerekebilir. Şişmanlıkta en önemli et­kenin, bütün besinleri gereğinden çok yemek olduğunu akıldan çıkarmayın. Daha sağlıklı bir beslenme rejimi plan­lamak için, bir uzmana danışmaktan çekinmeyin.

Hareket de önemlidir. Çocuğunuz aşırı kiloluysa, daha az hareket etmek gereksinmesi duyacaktır. Çocuğunuzu küçük yaştan başlayarak canlı, hare­ketli olmaya, koşmaya teşvik edin. Bu ona, bedeninin gelişmesi açısından olduğu kadar, aklının gelişmesi açısın­dan da yararlı olacaktır. Unutmayın, Sağlam kafa, sağlam bedende bulu­nur.